Doğanşehir Tarihçesi

Doğanşehir Tarihçesi
 DOĞANŞEHİR TARİHİ

ROMA DÖNEMİ

İlçenin kuruluşu kesin olarak bilinmemesine rağmen M.Ö.66 yılları ile 395 yılları arasında Roma İmparatorluğunun elinde kaldığı çeşitli tarih tetkikinden anlaşılmıştır. Yine bu zamanda yapılan ilçe merkezinde yer alan kalıntıları günümüze kadar ulaşmış İçkale surları roma dönemine aittir.

Kalıntıları günümüze kadar ulaşmış olan İçkale’nin Roma İmparatorluğunun Hırıstiyanlığı Asya'ya yaymak emeli ile bu kalenin yapıldığını düşündürmektedir.
Kadılı(Sancar),Eskiköy(Erkenek),ve Polat'da bulunan şu anda harabe görünümünde bulunan gözetleme kuleleri bölgenin askeri üst olarak kullanıldığını ve eski yerleşim merkezlerinin de buralar olduğunu göstermektedir.Roma devrinden kalma kilise kalıntısı da Roma İmparatorluğunun Hırıstiyanlığı Asya'ya yaymak emeli ile bu kalenin yapıldığı anlamına gelmektedir.


BİZANS İMPARATORLUĞU

395-656 yıllarında ise Bizans İmparatorluğunun elinde kalan ilçe bu dönemdeki adı Züpetra(Zapetra,Zipetra-Subadra) olarak geçmektedir. Bu döneme ait ilçe merkezinde ortaya çıkan sikkelerde bu isim gayet net bir şekilde görülmektedir.
Bu bölümdeki bilgiler” Doğanşehir İlçesi Metin Günaydın A.Vahap Kaygusuz- İstanbul 1986 Fatih matbaası“ adlı kitaptan alınmıştır.


BEYLİKLER DÖNEMİ

1157 yılında Malatya ve çevresinin Sultan Kılıçarslanın eline geçmesinden huzursuz olan olan Danişmentliler 1171'de Malatya ve çevresini tekrar ele geçirmek için harekete geçtiler.1137'de Besni,Ğölbaşı ve Zibetrayı tekrar ele geçirdiler. Selçuklu hükümdarının tahrikiyle haçlılar tekrar harekete geçti. Bunun üzerine Danişmentliler barış istemek zorunda kalırlar 1226'ya kadar Danişment beyliğinin elinde kaldı.
Selçuklu Hükümdarı Alaatin Keykubat 1236 Halep Şehrinde hastalanınca (Keykubat Bin Hüsrev) hekimleri ona Zipetra'da istirihat etmesini tavsiye eder.İnce hastalığa düşen sultana hekimler;

Gülşehri al abad eyle
Orda istirahat eyle

Hekimlerinin tavsiyesi üzerine 1226 yılının Ağustos unda Sultan Keykubat ilçeyi ele geçirerek Bizans ve Arap çatışmalarında harabe haline gelen ilçeyi baştan başa imar etmiştir. İlçenin doğu ve kuzey kısmına,ikinci kat suru çektirmiştir. Şu an Yerine yenisi yapılan Merkez Camiinin bulunduğu yere bir camii yaptırılmıştır. Yaptırmış olduğu surun Malatya istikametine açılan kapının üzerine "Hüsrev bini Keykubat" yazılı kitabeyi koydurmuştur. Bu kitabe burdan sökülerek şimdiki Sürgü Karakol binası üzerine konulmuştur. Eski karakol binası sökülünce kitabede kaybolmuştur.


OSMANLI DEVRİ

1319 YILINDA Türkmenlerin eline geçen ilçe 1398 (Neşri tarihine göre 1399 ) yılında ise Yıldırım Beyazıt ilçeyi Osmanlı topraklarına katmıştır ve sipahizade ünvanı vererek idare edilmeye başlandı.
Selçuklu egemenliğinden sonra Gülşehir diye anılmaya başlayan ilçe 1401 yılında Timur’un istilasına uğrayıp tekrar yıkılıp yağmalandı.Bu yağmalamadan ve talandan sonra ilçe VİRANŞEHİR olarak anılmaya başladı.

Timur dönemi istilasının yanında, Viranşehirin büyük bir yangın felaketi de geçirdiği yapılan kazılar esnasında rastlanan yanmış insan ve hayvan cesetlerinden anlaşılmaktadır. Bu dönemden kaldığı bilinen ve üzerinde "Lailaheillalah, ibnu Sultan" yazılı taşların bulunuşu Bu hususu kanıtlamaktadır.Ayrıca eski çarşı camiinin mihrabında ki taşta; "İbni Şemun,haliledel ahusul tanatihur ağabeyulahir." Yazmaktadır ve bu taşın ise bu dönemden kaldığı bilinmektedir. Kaynek teşkil eden bu taş bugun yapılan merkez cami duvarına yerleştirilmiştir.
Timur bölgeden çekilmesiyle ilçeye Dulkadiroğulları egemen olmuştur.
Yavuz Sultan Selim 1515 yılında Mısır seferine çıkması sırasında İlçeyi Dulkadiroğlları'ndan alarak, Osmanlı topraklarına tekrar katmıştır.
1524 yılında ki Osmanlı sayımlarında Subadra adıyla Besni'ye bağlı olarak bir sipahizade olarak geçmektedir. Bu zamanda ilçe nüfusu bir sipahizade 1 köy ve 9 hane nüfus, Erkenek 1 köy 35 hane nüfusa sahipti.
1560'larda ise Subadra 31 hane, Erkenek 61 hane nüfusa sahipti. 1855 yıllarına kadar Besniye bağlı olarak idare edilen ilçe toprakları, Besni beyleri tarafından tarım alanı olarak kullanılmıştır.BU dönemde ilçeye ilk yerleşenler Hayvancılıkla uğraşan göçerlerdi.
1855 yılında Sürgü nahiyesine bağlanan ilçe, 1929 yılına kadar Sürgü Nahiyesine bağlanan ilçeye 1877 tarihinde Rusların Kars ve Artvin bölgelerine gelerek, Müslüman halka zulüm yapmalarından dolayı, devlet tarafından 120 hane vatandaş, önce Malatya'ya daha sonrada Viranşehir'de iskan ettirilmek üzere gönderilmiş ve yerleştirilmiştir.
Poskov'un aşağı Ceberya köyünden Malatya istikametine göçe çıkarılanların ardından derin üzüntüye kapılan köy halkı, üzüntülerini aşık topçu Güftari vasıtası ile şöyle dile getirmişlerdir.

Zapteyledi beni asfer cihanı
Şimdiki hal meydan küfara kaldı
Beyan etti türlü türlü emanet
İslam olan game efkara kaldı.
Kuramadım düşman ile savaşı
Akıttı gözlerim kan ile yaşı.
Daim içimde sönmez ataşı
Sevdiğim vatanım ağyara kaldı.

Saygılarımla..


Kars ve Artvin'den gelerek ilçeye yerleşenler bıraktıkları köylerini yaşatmak amacı ile beş mahalle kurmuşlar ve eski köylerinin adını koymuşlardır. Bunlar: Golishallı, İmehev, Daşobası, Caborya, ve Şavşat gibi isimlerdir.


CUMHURİYET DÖNEMİ

1855 ten 1929 yılına kadar Sürgüye bağlı kalan ilçenin o zaman ki nahiyesi Sürgü, kaza Besni, Mutasarraflık Malatya Vilayeti ise Harput idi.1924 'te ilçe Nahiye merkezi olmuştur. İlçe 1929 yılında Besni'den ayrılarak Akçadağ'a bağlanmıştır


1933 yılında yıkık bir şehir olan Viranşehir'in makus talihi değişecek Başbakan İsmet İNÖNÜ'nün ziyareti sonucunda "Böyle güzel bir şehre Viranşehir adı yakışmaz burası olsa olsa Doğanşehir olur" diyerek kayıtlara resmen adı olarak DOĞANŞEHİR olarak geçmiştir.


Saygılarımla...