Maraş mağduruyum
Ben Kahramanmaraş mağduruyum ismim Ali KARAHAN
1950 doğumluyum.
Doğum yerim Malatya
Doğanşehir
Kahramanmaraş YSE
müdürlüğünde çalışıyordum.
Evim Karamaraş
mahallesindeydi akşam eve geldiğimde bazı evlerin kapılarında kırmızı
bazılarında ise yeşil çarpı işaretleri koymuşlar. Bizim hanım soruyor bu
görevlilere neden bu işaretleri koyuyorsunuz. Bu görevliler biz belediyede
görevliyiz. Nüfus sayımı yapacağız demişler. Ayrıca her evde kaç kişinin
yaşadığını da sormuşlar.
Çok geçmeden
sinemaya bomba konması Yörük Selim Mahallesi Erenler kahvehanesine baskın
yapması ve dedenin ölümü sonrası Yörük Selim mahallesinde iki öğretmenin
vurulmasından sonra iki öğretmenin Kahramanmaraş Devlet hastanesinden
cenazelerini almak için toplandık. Daha sonra YSE müdürü Fevzi ONAÇ beni
çağırıp oğlum Ali bu cenazeler için müdürlüğümüzün atölyesinden iki tabut yapın
dedi. Müdürlüğün aracıyla Devlet Hastanesine getirdik.
Halk alevi sile sünnisile
Halk Alevisiyle, Sünni’siyle hep
birlikte Konvoy haline geldik Cenazeler saat 9 veya 10 da TÖPDER Başkanlık
aracıyla verilecekti ama akşama doğru verildi Ulu camide cenaze namazı
kılındıktan sonra şehirlerine gönderilecekti. Önden TÖPDER Öğretmen Derneği
yürüyordu bende önde görevliydim. Polis ve askerler bize engel oluyorlardı.
Durumlar çok tehlikeli diyorlardı. Bizler yavaş yürüyorduk. Ben birkaç
arkadaşımla tam önden gidiyorduk. Maraş Kalesinin hizasında ve bazı binalardan
taş ve cam parçaları atılıyor biz ise yürümeye devam ediyorduk. Kaleden silah
sesleri gelmeye başladı ve üzerimize yağmur gibi mermi yağıyordu ve hepimiz
kendimizi korumaya geçtik. Tabutlar arkadaşlarımızın omuzlarından yere düştü.
Mermilerden korunmak için duvarların dibine sığındık.
Baktım ki askerler o hedeflere karşılık veriyor.
Bazı askerler cenazeleri askeri araca koyuyor. Orası bir savaş alanına döndü.
Ben Maraş’ın yabancısı olduğum için nerden gideceğimi bilemiyordum. Olaylar
büyüdü şahsen ben olayların içinde kaldım.Sonradan öğrendim. Kaldığım yere
Kanlı Geçit diyorlarmış. Orada mahsur kaldım. Birisi bana ulan Malatyalı ne
arıyorsun burada dedi. Baktım benim mesai arkadaşım. Kayboldum dedim benim
koluma girip seni bu köprüden geçireyim dedi. Köprünün diğer ucunda gericiler
duruyorlardı. Arkadaşım bana al şu sigarayı iç ve bıyıklarının üzerini kapat
dedi ve beni o topluluktan geçirdi.
O arkadaşım Kahramanmaraş’ın yerli
sünnisiydi.
Beni faşistlerden kurtardı
Beni faşistlerden kurtardı ve
dolaylı yollardan Karamaraş mahallesinde olan evime gittim. Bizim bir arkadaşın
oğlu ve komşu çocukları yürüyüşten eve gelmemişlerdi. Onlara bakmak için birkaç
kişi hükümet konağının önüne geldik. Birkaç polis duruyor ileriye gitmeyin
yürüyüş var polis hükümet konağına koşunca bizlere de buraya gelin dediler.
Çarşı merkezinde büyük bir kalabalık sağı solu yakıp geliyorlar. Polisler
kapıları kapattılar o topluluk gittikten sonra sizlerde gidin dediler.
Biz çıktıktan sonra
baktık ki çok dükkân ve iş yeri tahrip edilmiş. Bizler Karamaraş mahallemize
vardık ama halk panik ve şok içinde. Yörük Selim Mahallesi ve çarşı merkezinde
dumanlar yükseliyor. Biz Karamaraş Mahallesi olarak o gece hiç yatmadık. Herkes
sokağını bekliyordu. Ertesi gün görevime gittim ve görevli personel çoğunlukla
göreve gelmemişti. Müdürümüz Fevzi ONAÇ nizamiye kapısında bekliyor. Ben
müdürün en yakın elemanıydım.
BEN ÇAĞIRIP
Beni çağırıp oğlum Ali halk buraya
çoluk çocuklarla gelip sığınıyor.Bu faşistler ilk olarak buraya saldırabilir,
çok dikkatli olmalıyız.Gün boyu aldığımız haberlere göre Yörük selim
mahallesini yakıp yıkıp gidiyorlar.Bu faşistler ve gericiler aldığımız habere
göre yukarı mahallelerden aşağı mahallelere doğru insanları diri diri yakıp
ortalığı yıkıp Karamaraş mahallesine doğru geliyorlar.Halk kaçıp Karamaraş
mahallemize ve Y.S.E müdürlüğüne
sığınmaya geldiler.Sanki Y.S.E yi halkın
can yeleği gibi biliyorlardı.
Bu faşistlerin Karamaraş
mahallesinden sonra ilk hedefleri Y.S.E müdürlüğü. Nedeni ise Y.S.E müdürü
Fevzi ONAÇ alevi olduğudur. Çoğu görevli personel arkadaşlar müdürün yakını
olduğu için ilk hedef Y.S.E müdürü ve en yakınlarını öldürmekti.
O gece ben Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ
ı ve Kahramanmaraş Milli Eğitim Müdürü Kasım KOÇ’U ve çocuklarıyla
Kahramanmaraş’a en yakın alevi köyü olan Çokyaşar köyüne bıraktık. Ben geri
geldim.
ERTESİ GÜN
Ertesi gün müdürümüz Fevzi ONAÇ
tekrar Y.S.E müdürlüğüne geldi. Kahramanmaraş’ta o günler her taraf yanıyor
halk kaçıp Y.S.E ye sığınıyor. Gündüz saat dokuzda faşistler Kahramanmaraş’ın
üç yol kavşağındaydı. Büyük kalabalık vardı. Bizim Karamaraş sakinlerinden kırk
elli kişi anayolda bekliyorlardı.
Y.S.E nin nizamiye kapısında on
asker bir başçavuş bekliyor Y.S.E müdürü nizamiyede bekliyor ve o anda
yukarıdaki gruptan bağırma sesleri geliyordu. Bir ambulans aracıda geliyordu.
Geldi geldi. Y.S.E nin duvarına çarptı. Hemen koştuk bir kişi içinde yaralıydı
o grubun insanları koşup geldiler. Bunlar bizlere ateş etti ve saldırmaya
başladılar. Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ halka bağırıyor bu kişi yaralıdır halk linç
edecek diyordu. Müdürümüz başçavuşa ulan siz ne biçim askersiniz orada
duruyorsunuz müdahale etmiyorsunuz diye bağırıyor. Adamı halkın elinden alıp
askeri araca alıp gittiler.
Akşamüzeri Karamaraş mahallesinde
Y.S.E nin arasında eski bir hava alanı vardı. Orada bir uçaksavar duruyor hep
havaya sıkıyorlar o anda büyük bir kalabalık Karamaraş mahallesine girip her
yeri yakıp geliyorlardı.
Y.S.E MÜDÜRÜ
Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ bu halk
kaçıp buraya geliyor. Bak görüyorsunuz faşist ve gerici katiller geliyorlar
burada büyük katliam olur dedi. Gel bakalım o askeri uçaksavarın yanına geldik.
Görevli bir başçavuş beş askerle duruyorlar ama devamlı havaya sıkıyorlardı.
Yukarıdan kalabalık yakıp yıkıp geliyordu.
Fevzi ONAÇ başçavuşa sen burada ne
yapıyorsun dedi. Başçavuş insanlar bu büyük toplumu yakıp yıkıp geliyorlar.
Sizler daha havaya sıkıyorsunuz başçavuş bize böyle emir verildi dedi. Fevzi
ONAÇ başçavuşa al sana emir diyerek birkaç yumruk salladı. Hemen orada duran
çavuş aracın üzerine çıkarak namlularını aşağı indirdi ve o gelen toplumun
önüne ateş etti o toplum geriye döndü. O çavuş öyle yapmasaydı. Y.S.E. müdürlüğüne sığınan halk ve biz dahil olmak
üzere bin kişiyi çoluk çocuk demeden öldüreceklerdi.
Akşamüzeri tekrar müdüre ricada
bulunduk. Müdürüm hedef sensin diğer insanlar Çokyaşar köyüne gitsin. Bize dedi
ki benim canım bu halktan daha önemlidir. Bizler çaresine bakarız müdürüm
diyerek müdürü köye bırakıp geldik.
MAHALEYE GİTTİM VE
NE GÖREYİM
Ben mahalleye gittim ne göreyim
uzun menzilli silahlarla bizim orayı hedef almışlar.Bir sipere girdim bizim
mahalleden halk kalmamış yirmiye yakın genç arkadaş var.Ben evime doğru yürüdüm
Çoluk çocuğu alıp Y.S.E ye götürmek için bir ses geldi gavur hacı vuruldu.Tam
benim evimin karşısında meydanda mermiler yağmur gibi yağıyor siperden
çıkamıyoruz .Bedeni almak için oradan bir at arabasının üzerine koyduk evin önüne
aldık koyduk.O anda bir arkadaş geldi arkadaşı tanımıyorum ben mevziiye
gireceğim burayı korumaya alacağım
dedi.Sonradan öğrendim o kişi muhtar Mehmet MENGUÇ beni koruyun bir arkadaş
bende karşıyı beklerim ismi........................................... .Bende
evime gittim. Baktım ki kapılar açık aynı evde abimle kalıyoruz çoluk çocuğumuz
yoktu. Evi talan etmişler ben çocuklarımın derdine düştüm komşularda yok.
Tekrar Y.S.E ye gittim sığınan halkın
içinde bizim çocuklarda var. Beni görünce baba biz çok acıktık dediler. Diğer
çocuklar ağlıyor en aşağı dört yüzden fazla çocuk var. Kahramanmaraş yanıyor
silah sesleri susmayı bilmiyor. Genç arkadaşları çağırdım bu halkı buradan
çıkarmamız lazım dedim. Eğer buraya saldırırlarsa büyük katliam olur dağlardan ormanlardan
kaçalım dedim. Kaçan kurtulur diyorlar.
BEN GENÇ ARKADAŞLARI
Ben genç arkadaşları çağırıp sizler
ne düşünüyorsunuz dedim. Arkadaşlar herkes bir fikir söyledi. Benim fikrimde bu
halkı en yakın bir köye götürmekti. Arkadaşımız Salman SUNACI bana dedi ki
bunları en yakın olan köy Çil köyüne ulaştırmak dedi. Genç arkadaşlara ve diğer
halka bağırdım içinizde araç kullanan var mı? Az çok araç kullanan var mı?
İçlerinden kırk elli kişi araçları kullanırız şoförüz dediler müdürlüğümüzün
bazı araçlarını çalıştırdık müdürlüğümüzün önünden aracı yoldan bir kaç otobüs
bırakmışlar onları düz kontak çalıştırdık. İlk önce yaşlı çocuk ve kadınlar
binsin dedim. Konvoy sırayla gideceğiz yalnız abim İbrahim e siz ön sıraya
geçin dedim. Bizim çocuklar halkı bindirdi araçlara yirmi kişi bineceğine kırk
elli kişi biniyordu araçlara. Bize gelen habere göre Kapı çamın yolunu gerici
ve faşistler kesmişler ve çok ölü varmış diyorlardı. Ben neye mal olursa olsun bu halkı kurtaracağız
dedim. Eğer bizi durdururlarsa vurulursak araçları durdurun halk insin ormanın
içine sağa sola kaçsınlar.
Halk: Tamam dedi.
YOLDA DEVAMLI
Yolda devamlı yürüdük tam Kapıçama
gelince öndeki aracı abim kullanıyordu.
Abim dedi ki: Ali
hiç olmazsa birimiz en son araca binseydik çoluk çocuk hep öndeyiz.
Ben: Abi Allah büyüktür Hızır yoldaşımız olsun
korkmayın yola devam dedim. O dediğimiz hizaya gelince kapıçama herhangi bir
engel yoktu. Çil köyünün yoluna dönüş yapınca o köyün halkı araçların seslerini
duyunca ışıkları da görünce bu nedir diyorlardı.Köye girdiğimizde köylülere
durumu söyleyince köylülerden çığlık ve sevinç
sesleri geldi.Sanki o köye bir başbakan gelmişti.Saatler gece onbir,
oniki arası köylüler çoluk çocuğu kucaklayıp halkı evlerine yerleştirdi.Tekrar
Kahramanmaraş’a gidip kalan halkı getireceğiz.Araçları kullananlar araçlarda
yakıtın az olduğunu söylüyorlar.
Köyün muhtarı ve ileri kişileri
bağırıyor kimin evinde kimin motorunda mazot varsa getirin köylünün elinde
variller bidonlar kovalar yakıt getiriyorlardı Araçların yakıtını tamamladık o
gece arkadaşlarla birlikte Kahramanmaraş’a gittik önceden kalan halkı köye
ulaştırdı. Araçları yerlerine teslim ettik On kişi Y.S.E müdürlüğünü korumak
için orada kaldık Nizamiyeden kulübeden sobayı yakıp ısınıyoruz. Baktım ki
sabaha karşı askeri zırhlı aracı ve bir makam aracı müdürlüğe giriş yaptılar.
Yirmiye yakın asker, bir paşa, bir tane de subay bize siz kimsiniz? Bizler
burada görevliyiz dedik. Sizler burada ne duruyorsunuz burayı havaya
uçuracaklar diyordu. Ben hiç ben hiçbir şeyden çekinmedim.
Sayın komutanım siz kelimeyi
söylüyorsunuz burası devletin yeridir mademki komutanım siz burayı uçuracaklar
diyorsunuz sizin tankınız topunuz ve askeriniz var. Gelin burayı koruyun burada
dinamit depomuz var. Burayı vururlarsa Kahramanmaraş gider.
Komutan senin adın nedir diye
sordu Ali KARAHAN. Sen galiba hukuk mezunusun hayır insanım dedim. Aferin dedi
elimi sıktı albaya hemen buraya iki zırhlı araç verin otuza yakın asker burayı
beklesin dedi. Komutan bana sordu dinamit deposunu açın dinamitleri güvenliğe
alalım. Anahtarı bizde yok sorumlusunda onunda evini bilmiyorum. Maraş yanıyor
nereye gideceğiz o zaman.Anahtarı kırın sayın tutanak tutup arkadaşla imzalayın
askere teslim edin. Asker teslim aldı.
O gece müdürlüğümüze bir tank, bir
zırhlı araç, yirmi asker, bir yüzbaşı kaldı. Ben Y.S.E. girişinde nizamiyeden
gelen telefonlara cevap veriyorum. Sürekli Ankara’dan CHP milletvekilleri
arıyor bakanlar arıyor sen kimsin ben Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ’ın en yakınıyım.
Bize doğru söyleyin aldığımız habere göre Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ ve
çocuklarını öldürmüşler. Müdürlüğe sığınan halkla beraber yakmışlar.
Hayır, efendim
müdürümüz güvenli bir yerde. CHP başkanlarının telefonları hiç susmuyor bana
soruyorlar Kahramanmaraş’ta olaylar sakinleşmiş diyorlar ben ise hayır olaylar
devam ediyor Kahramanmaraş yanıyor. Her taraf cehenneme dönmüş dedim.
O ANDA
O anda üzerimize yaylım ateşi
açtılar hemen askerler karşılık verince dağılıp gittiler bende telefonu açık
bırakmışım. Ankara bağlantısı kesilmemiş benimle konuşan bakanlar ve
milletvekilleri silahların sesini duymuşlar. Tamam, arkadaşım Allah yardımcınız
olsun deyip telefonu kapattılar. Sanki Maraş valisiyim Y.S.E müdürünü
arıyorlar. Ankara da haklı Y.S.E müdürlüğü CHP elinde olduğu için Fevzi ONAÇ
CHP içinde nam yapmış bir kahramandır. Allah rahmet eylesin.
Gel gelelim..
Gel gelelim bize verilen mükâfat
nedir? Maraş sakinleşti kaybolan ve öldürülen mesai arkadaşlarımızı aramaya
başladık sorduk ölen ve öldürülen cenazeler nerede yerini söylediler soğuk hava
deposuna gittik orası hayvan kesim yeridir. Cesetleri soğuk hava deposuna
koymuşlar çoluk çocuğun cesetleriyle dolu kadın kısmına baktım ki ne göreyim
hepsi çıplak hiç bakamadım.Erkek bölümüne geçtik orada insan cesetlerine
bakıyorum tanıyabilir miyim diye. Kimi kömür olmuş kiminin de kolu bacağı yok
benim mesai arkadaşım Mehmet ........
cesedini gördüm. Ben şuurumu kaybettim arkadaşlar beni alıp eve
getirmişler.
NOT : Karamaraş
mahalle halkı gelip evlerini eşyalarını yükleyip memleketlerine göç
ediyorlar.Mahallenin dörtte biri kaldı üçü göç etti o çevrede tek biz
kaldık.Göçü önlemek için Çöçeli köyünden Salman SUNACIYI muhtar adaylığına
koydu gereken resmi işlemleri yapıp seçime gittik.Kimse karşımızda yoktu.
Salman SUNACI muhtar oldu. Halk durmadan göç ediyor. Evler hep boş kaldı
bazıları birkaç ay sonra geri dönüş yaptılar evlerine geldiler. Sanki Maraş’ta
hiçbir şey olmamış gibi her şey normal gidiyor herkes işine gücüne
bakıyor.Bende görevimin başındayım. Beni müdürüm odasına çağırdı. Gittim
müdürüm odasında birkaç kişiyle oturuyor. Oğlum Ali gel seni bu misafirlerle
tanıştırayım. Bunlar başbakanlıktan gelmişler. BEN Ali ye çok güvenirim.
Karamaraş mahallesi zarar ziyan tespiti yapılacak. Beraber tespit yapacaksınız.
En çok sen görevlisin tamam dedim çıkmak üzere oğlum Ali Maraş olaylarında büyük
kahramandır beni ve milli eğitim müdürü olmak üzere yaklaşık bin kişiyi
kurtaran kahramandır dedi.
Maraş olaylarında…
Maraş olaylarından iki ay geçti
bir duyduk müdürümüz Fevzi ONAÇ ı Emniyet Müdürlüğüne götürmüşler duyduk ki
tutuklamışlar. Karşı tarafı Fevzi ONAÇ ı alevi olduğu için olaylardan alevi
halka yardım yapmaktan suçlanıyor. Üç gün geçmeden Y.S.E. müdürlüğünde çalışan Fevzi ONAÇ a yakın olan
ben dahil on kişi polis tarafından göz
altına alındık.
Gözaltına alınan
kişilerin isim listesini sunuyorum: Ben
ALİ KARAHAN abim İBRAHİM KARAHAN SALMAN SUNACI müdürümüzün şoförü İRFAN
DEĞİRMENCİ KAZIM ULLUÇ MUHARREM ÖZDEMİR M.ŞAHİN ÖZDEMİR müdürün yardımcısı
Maraş’ın yerlisi ismini hatırlamıyorum. Suçsuz gittik suçlu çıktık bizler
askeri sıkıyönetime teslim edildik. Askerler hemen kelepçe taktılar askeri
savcılık bölümüne aldılar ve bekliyoruz.
Başımıza ne
geldiyse
Başımıza ne geldiyse o
savcının yüzünden geldi bizler salonda kelepçeli bekliyoruz bulunduğumuz bölüme
bir askeri yüzbaşı gelir gelmez ulan hergeleler ne biçim duruyorsunuz. Bende
arkadaşlarımın içinden en genç olan benim korku ve ölüm aklıma gelmiyor.
Arkadaşlarıma seslenip boy sırasına ve dirsek temasına geçin dedim.
Yüzbaşı dönüp askerlere emir verip
o kır gerillasını içeriye alın. Beni odasına aldılar baktım masanın üzerinde
askeri savcı Eyüp Menteşe yazılı. Dönüp bana hergele sen hiç korkmuyor musun
hayır dedim askere seslenip yatırın onu bana çok işkence yaptılar gözlerimden
şimşek atıyor tekrar beni kaldırdılar tekrar sen korkmuyor musun hayır dedim.
Ağzım ve dudaklarım şişmiş kan geliyor ayakta duramıyorum.
Savcıya siz bizlere hergele
diyorsunuz sizde hergelesiniz hergele hergelenin yanına gelir insan insanın
yanına gelir dedim.
Tekrar o sözü için…
Tekrar o sözüm için beni
işkenceye aldılar askerlere emir verip kaldırın onu kalkamıyorum dedim. Tekrar
askerler benim koltuğuma gelip beni sandalyeye oturttular dışarıdan abim ve
arkadaşlarım benim sesimi duyunca kriz geçiriyorlarmış.
Savcı bak oğlum kendine yazık
ediyorsun bak benim dediklerime evet dersen seni serbest bırakırım bak sen
Maraş olaylarında ne yaptıysan bütün hava fotoğrafları bütün olayların tespiti
elimdedir. Ben sana Fevzi ONAÇ hakkında birkaç soru soracağım bütün sorulara
evet dersen çekip gidersin evine. Savcı bey sorun dedim: Y.S.E müdürü Fevzi
ONAÇ halkı isyana çağırmış hayır duymadım ve görmedim. Fevzi ONAÇ alevi halkla
beraber tuz ve bulgur fabrikasını yakmışlar cevabın: Hayır görmedim.
Makam aracı…
Sana makam aracını verip
Demirciler köyüne gidip silah getirdiniz cevabım hayır sen adam olmazsın bunu
yatırın yine işkence tekrar kaldırdılar savcı bağırıp bana bak oğlum sen idamla
yargılanıyorsun bilgin olsun bende bana bir kurşun sıkın dedim bende elinizden
kurtulayım ben suçsuzum dedim.Çay geldi asker ona da çay verin dedi ben içmem
dedim çay bardağı elimden düşüp kırıldı.Savcı bana dedi ki bardak kırmak ne demek senin ananı ..................... demek dedi Ben haşa senin dediğin sözlere
karşı benim terbiyem müsaade etmez dedim. Yaz asker yazdı çizdi sanki Maraş
olaylarını Y.S.E. müdürü Fevzi ONAÇ ve bizler yapmışız dosya hazırlıyorlar ve
hepimizi tutukladılar .Bizleri gece saat dörtte askeri ceza evine koydular
Fevzi ONAÇ da oradaydı bizleri görünce sevinçten hem güldü hem de göz yaşları
aktı arkadaşlarım hoş geldiniz dedi.
Sözde
Sözde Maraş katliamı yapan caniler faşistler vardı Aldığımız bilgiye
göre burada bin beş yüz kişi gerici faşist vardı Bizler alevi ve sol
görüşlü otuz üç kişiyiz on gün sonra akşam üzeri bir kaç subay gelip halka
seslendiler ismini okuduğum kişiler bu salonda sıraya girsin ilk önce bizlerin
adını soyadını okudular Adana yolu
üzerinde aksu askeri birliği vardır orası işkence yeriymiş Bizleri sırayla gece
araçlara bindirdiler gece bizleri yer altı mühimmat depolarının içine koyacaklar bir askeri binbaşı gelip
oradaki tutukluları toplayıp anons ediyor sağcılar ve solcular ayrılsınlar
bizleri toplayıp yalnız alevi ve sol görüşlü toplam otuz beş kişi olduk
sağcılar 1500 e yakın vardı.yeraltı
mühimmat Depoların kapılarını açıp
bizleri koydular içeride iki katlı ranza koymuşlar kırk kişilik ayırmışlar su
ve tuvalet yok hepimiz açız. Fevzi ONAÇ sabırlı olun arkadaşlar o geceyi öyle
geçirdik. Ertesi gün sabahleyin görevliler çorba getirdiler tabak kaşık yok
kovanın içine ekmekleri batırıp yiyoruz .oturan arkadaşların ayakta duranlar
ekmeği çorbaya batırınca arkadaşların hep üstlerine damlatıp yiyoruz akşam
olunca üzerimize kapıları kitleyip
gidiyorlar ne tuvalet var ne su gece ihtiyacı olan içerden bir çöp
tenekesine gideriyoruz ve mecburuz katlanıyoruz
O gün
O gün akşama doğru birkaç asker ve
çavuş içeriye girip müdür hanginiz ben ön kısımda duruyordum. Benim dedim
müdürüm hoş geldiniz dediler. Siz bir kahramansınız dediler baktım iyi
niyetliler ben müdür değilim gerçek müdür budur dedim askerler müdürüm bir
emriniz ricanız varsa söyleyin müdürümüz askerlere teşekkür etti ve gittiler
komutan Emir verilip tutukluları çıkarın hava alsınlar. Dışarı
çıktığımızda baktım ki Ökkeş KENGER (
Şendiller ) birkaç kişiyle duruyorlar ulan caniler faşistler diye bağırdım
askerler bize engel oldular.Bizler 25 gün yer altında mühimmat depoları
içinde yatıp kalkıyoruz .Tuvalet yok ,
su yok.25 gece bir yüzbaşı ve askerler gelip kapıyı açın ellerinde bir liste
var isimlerini okuduklarım dışarıya çıkın
dediler bizim arkadaşların hepsinin
ismi okundu yalnız müdürümüz
Fevzi ONAÇ’ın ismi okunmadı.
Yüzbaşı….
Yüzbaşı askerlere emir verdi bunları
nizamiyeden dışarı bırakın dedi bizleri sıralayıp kapıdan çıkarıp sizler
serbestsiniz ve yürüyerek hepimiz dağılıp evlerimize gittik yalnız hepimiz
kuşku içindeyiz. Ertesi gün Y.S.E
müdürlüğüne gidip görevimize başladık. Bana pazarcık köylerinde görev verildi.Köy yollarını yapıyoruz aradan
bir ay geçmeden Milyan köyünün muhtarı Salman yanımıza geldi Ali senin soyadın
nedir ben Karahan dedim .Sizin isminiz televizyonda okunuyor dedi ben hemen
muhtarın evine geldim televizyon bizim ismimiz okunuyor aynen şöyle
söylüyorlar. Maraş olaylarının aranan
ismi okunan sanıkların gelip teslim olanların cezası hafifleyecek o gün
geldi o gece ismi okunan arkadaşlarla saat dörtte gittik sıkı yönetime teslim
olduk. Bir baktım ki Maraş’ın gerici ve faşistlerinde orada 1000 den fazla kişi
var.
O gece
O gece bizler ve Maraş gerici
faşistleri sivil otobüslere bindirip askeriyle ve tankıyla Adana yoluna devam
ediyoruz .Görevli aynı araçta beş asker bir başçavuş bulunuyor.Onlara sorduk
bizleri nereye götürüyorsunuz Adanadaki Devlet Güvenlik Mahkemelerine orada sorgulanacaksınız dedi.Askeri
sıkıyönetim mahkemeleri kurulmuş Adana kapalı
spor salonuna kurulmuş.Maraş ve Adana ya saat 6 dan yola çıktı Adanaya saat 17:00 da girdik ve adana halkı
yol boyu bizlere bağırıyorlar Maraş canileri ve faşistler Maraşta o kadar çoluk çocuk insanları yaktınız ve öldürdünüz sizlere ölüm
diye bağırıyorlar bizler alevi ve sol görüşlü olduğumuz için 35 kişiyi Maraş canileri 1500 den fazla kişi
halk araçlara saldırıyorlar taş ve
yumurta atıyorlar zor şartlarda bizler
adana spor salonuna girdik spor salonunun dört tarafını asker sarmış.
Askeri
Askeri üst yetkilisi anons
yapıyor. İsimlerimiz okunuyor tutuksuzlar ister burada kalır ister yeri olan
gider. Saat 7 de burada bulunun bizimde ismimiz okundu bizlere birer kart
verildi. Dışarı çıkınca bazı gruplar etrafımızı sardılar sizler Maraş’tan
geldiniz evet dedik bizlere saldıracaklar durun arkadaşlar bizler alevi sol görüşlü kişiyiz ve ben adana
da uzun yıllardır kalıyorum oranın gençlerini iyi tanırım ben o kişilere Adana
meydan mahallesinde oturuyorum çevremi söyledim ikna oldular kusura bakmayın
Maraş’tan gelen herkesi gerici biliyorduk. Kalacak yeriniz yoksa bizlere
misafir olabilirsiniz dediler.Bizler teşekkür ettik yarın görüşmek üzere dağıldılar bizler
ve herkes yakınlarına gittik ertesi gün
saat 7 de teslim olduk bizleri mahkeme salonuna aldılar sayım yapıldı…
Duruşma
Duruşma başladı yargıçlar tek tek
yerlerine oturdular.Hepsi askeri savcı ve hakimleridir rütbeli subaylardır.Salondan
alevi ve solcu sanıklar ayrı sırada
sağcı ve gerici sanıklar ayrı sırada duruyoruz ayrıca bizim duruşmamıza
barış derneğinden 60 avukatları yan
sıramızda oturuyorlar.İlk önce duruşmaya tutuklu sağcılardan başlandı ve 15 gün
devamlı akşam dışarıya çıkıp sabahleyin 7 de gelip teslim oluyoruz son günlerde
artık tutuklamalar başlıyor bizleri dışarıya bırakmıyorlardı en çok sağcılar tutuklanıyor .
Ve sıra alevi ve sol görüşlü gruba
geldi içimizde Y.S.E müdürü tutuklandı arkadaşımız Salman küçük kaya
savunmasını bazı sorularına savcı ve hakimler yanlış ifade verildi. Savcı
tutuklama kararı verince hakim ve
savcılar 10 dakika ara verdi duruşma
başlayınca hakimler ve savcıların Salman Küçükkaya 77 yaşında olduğu için onu
da tutuksuz sanık olarak tahliyesine karar verildi.
Bizim arkadaşlar
Bizim arkadaşlarımıza bir kısmına
tutuksuz karar verildi ben dahil olmak üzere ve Y.S.E müdürümüz Fevzi ONAÇ a ve
birkaç arkadaşımıza tutukluluk kararı verildi.
Tutuksuz karar verilince bizlere
5 yıl 6 ay karakoluna imza vermek üzere
tahliyemize karar verilmişti.Ertesi gün iş görevime başladım .Görevim
verildi. Ben Elbistan Hasan Ali ve Atmalı Keşanlı Kara Hasan ve civar köylerden
yol çalışması yapıyoruz.
Dört ay sonra Y.S.E müdürümüz
Fevzi ONAÇ da ceza evinden çıktı ve görevine devam etti birkaç ay geçtikten
sonra Ecevit Hükümeti düştü Demirel hükümeti geldi Aynı gece hemen müdürümüz Fevzi ONAÇ
görevden alındı. Sürgün olarak Yozgat
a verildi. Fevzi ONAÇ la toplantı yaptık bana dedi ki oğlum Aliciğim
bizleri idamla yargılıyorlardı korkmadık ama pisipisine ölmektense istifa
ederim.
Adanaya yerleşme süreci…
Bizler Adana’ya gittik. Zaten
Fevzi ONAÇ Adananın Misis beldesine bağlı Kızıldere köyünde doğmuştur.
Türkiye’nin çok yerinde görev yapmıştır büyük bir siyasi ve alevi toplumun
içinde büyük bir yeri vardı.Herhangi bir iş ayarlamak için Ankara ya gitti o
dönemin belediye Başkanı Selahattin ÇOLAK la görüştü. O dönemin C.H.P genel
sekreteri Mustafa ÜSTÜNDAĞ la Feyzi ONAÇ görüşüp genel sekreter hemen adana
belediyesini arayıp başkan Selahattin ÇOLAK Adana belediye Başkanı Selahattin
ÇOLAK benim mağdur arkadaşlarıma kapım
her zaman açıktır dedi. Bizler başkanla görüşüp
işe alındık Fevzi ONAÇ belediye yol müdürü bende yol şantiye şefi olarak
göreve başladık .Bu faşist hükümetlerden sonra 12 Eylül darbesi oldu tekrar
bizleri toplayıp göz altına aldılar ve kısacası 12 Eylülün mağduru da
olduk insan yaşadıkça hayatta her şey
başına gelebilir.
Adana belediyesinde…..
Adana belediyesinden 1994 de
emekli oldum 1996 da memleketim olan Malatya ilçesi Doğanşehir e göçtüm.Babadan
kalma birkaç dönüm arazimiz vardı oraya
ev yaptım kayısı ve elma bahçem var uğraşıyorum günüm geçiyor.
NOT:Ben şimdi 25 senedir şeker ve Parkinson
hastasıyım o senelerin baskı ve işkencelerin hatırasıdır
Mücadele ve siyaset insanoğlunun
kan damarıdır. 2010 seçimlerinde CHP den Malatya Doğanşehir Polat beldesinde
belediye başkan adayıydım. Kazanamadık ilçe yönetiminde görevliydim siyasi
çalışmalarım devam ediyor.
NOT: Ben bir Maraş
mağduru olarak1978 den bu yana 34 yıl olmuş yeminli olarak daha Maraş merkezine
ayak basmadım.
Yalnız yirmi dört aralık
Yalnız 24 aralık 2011 tarihinde
Maraş’ın olay yıl dönümü kutlamaları için Avrupa Alevi Federasyonu
başkanlıklarıyla telefonlarla görüştüm sizlerin Maraş olayları ile ilgili
program belgesel yapıyoruz dediler.Maraş olaylarından birkaç isim geçiyor çok
önemli isimler var sıkı yönetim
mahkemeleri bir iddianame kitap
çıkartmış .Bütün alevi solcu sağcı mağdurların sorgusu gün ve cezası yazıyor.
Hiç okumadınız mı diye sordum ve tekrar Avrupa Alevi Federasyonu başkanları telefonla görüşüp Maraş’a gelmemi
söylediler Maraş’a 1978 den beri 34 yıl
olmuş Maraş merkezine ayak basmadım
dedim. halk narlı Cem evinde toplandık
A.A.F.B. Turgut ÖKER , İsrafil Erbil ,Salman AKDENİZ görüşüp Yol TV birkaç
televizyon kanalından çekim ve konuşma yaptım.
NOT:1978 de Maraş
olaylarından ölen ve mağdur olan aileleri 33 seneden bu yana can arkadaşlarımı
ve Karamaraş mahallesinden komşularımı gördüm ve televizyon çekiminden
gözyaşlarımız durmadı. Ağlaştık oradaki misafirler bizleri katıldı ağlama
sesleri daha da çoğaldı. Uzun süre ağıtlar devam etti.
Magdurların…
Mağdurların ellerinden Maraş
olaylarında kayıp ettiğimiz arkadaşlarımızın fotoğraflarını görünce gece gündüz
aklımdan çıkmıyor.
NOT:2011 24 aralık
Narlıdan bizim A.A.F.B. ve CHP
milletvekilimiz Durdu Özpolat ve dernek Başkanlarımızın çalışmalarından bizleri
Maraş’a sokmadılar A.K.P hükümetin iç işler bakanı Bakan’ı ve Valisi emir verip
narlının ve Maraş dört yönünü özel timlerle bağlamışlardı narlıdan her bir
sivil vatandaşa 10 asker düşüyordu oradaki topluluğu çembere aldılar
Kahramanmaraş CHP millet vekili Durdu ÖZPOLAT yanımızda telefonla iç işleri
bakanıyla görüşüp durumu anlattı içişler bakanı bana valinin verdiği bilgiye
göre eğer Maraş’a girerseniz 1978 yılına döner durumlar çok vahim dedi onun
için izin verilmedi dağılıp cem evinde toplandık ama gelecek 24 aralık 2012 de
neye mal olursa olsun Maraş’a ellerimizde çiçeklerle ve türkü ağıtlarıyla
gireceğiz geri çıkınca Dünya ya ve Türkiye ye bir örnek olacak
ALEVİLER NASIL BİR HALKTIR
Alevilerin yufka
yürekli çok iyi niyetli hoşgörülü bir halktır iyi niyetimizin
kurbanıyız.alevilerimiz zaten hazır hükümetlerin ve cunta hükümetlerinin
baskıları altındadır.işkenceler ve sağa sola sürgün edilmeleri şimdide ak parti
aynı oyunlarına başlamıştır oy alma hesabı yapıyorlar işte Alevilere alevi
açılımı adı altında geliştirdiği yeni açımilasyon politikası ile yapmaya
çalışıyor.aleviler alternatiflerini kandileri yaratmaktadır. Yıllardır CHP nin
oy tabanı olan aleviler CHP nin Alevilerle oyun oynadığı katliamcı ve inkarcı
rollerini gördük. Biz alevi toplumu olarak alevi kültürü ve inancını hala bu yoplumda en aydın ilerici kültürlü
inancıdır. Hak ve eşitlikten yanadır.bazı derin güçler bu Alevileri nasıl
ortadan kaldırmalı planları içindedir. Eğer bizler birbirimize sahip çıkmasak
eskiye dönüp bakarsak yavuzların döneminden daha çok zarar görürüz. Her zaman
birlik ve beraberlik içinde olup gelebilecek diğer katliamlara karşı tek yürek
olmalıyız.
MARAŞ OLAYLARINDAN SONRAKİ DURUM
Olayların ardından
Maraş halkı çok gergindi. Alevilere karşı olan tavırlar değişmedi gece gündüz
demeden solu devrimci avına çıkıyorlardı.göç edip memleketinden giden mağdur
Alevilerin evlerini bu gerici faşist zihniyetler çok evleri işgal etmişler .
giden alevi evleri içinde kura çekip herkes hakkına razı olcak diyolardı.evler
paylaşılıyordu sanki dede baba malı gibi.çoğu alevi ailesi geri
dönmedi.bazıları geri dönüp evlerine yerleştiler . bizim halkımız yavaş yavaş
geldikten sonra gerici ve faşistlelr Alevilerin evlerinden uzak durdular .12
eylül döneminde Türkiye çapında en çok zarar gören Alevilerdir.
GELMİŞ GEÇMİŞ DEVLETLER VE HÜKÜMETLER
Yıllardan beri
alevi halkımıza yapılan zulümler yakıp yıkıp öldürüp kalan halkımızı sağa sola
sürgün edip dağıtan bu siyasi güçler halkımızın bir arada kalmasını
istemiyolardı.dersimde yapılan en büyük haksızlık dersim alevi halkına
yapılmıştır.bu güçler hedeflerine dersim Malatya Sivas çorum ve en büyük
katliamları Maraş ve maraşa yerleşen alevi halkına yaptıklarıyla ulaşmıştır.
Yalnız bu karanlık güçler zulümlerini alevi halkına değil kürt halkınada
göstermiştir. En gerçek yakın seneler Şırnak a bağlı Uludere dir .AKP hükümeti
34 kürt halkımıza savaş uçaklarıyla bomba yağdırıp hepsini öldürüp büyük bir
katliam yapmıştır.bu tür olaylar dünya tarihinde yer edinmiştir hiç silinmemek
üzere.AKP hükümeti tarafından kesin bir açıklama gelmemiştir.dünya tarihindeki
en büyük katliam Maraş ve Maraş halkına yapılmıştır.1978 maraş olaylarının
başlamasından halkımız çok zarar görmüştür.kahramanmaraş ve özellikle kara
Maraş mahallesinde yaşayan halkımın ve komşularımın ve beni tanıyan dostlarımın
kitabım ellerine geçtiği taktirde iletişim bilgilerimi veriyorum bana
ulaşmanızı rica ediyorum.eğer biz bir araya gelip birlik olamazsak gelecek
nesillerimize sahip çıkamayız.
MARAŞ
HALKI OLAYLARDAN SONRA ÇOK PERİŞAN VE PİŞMAN
Ben şahsım olarak
merak ediyorum Maraş merkezden esnaf vatandaşa soruyorum işleriniz nasıl… gün
oluyor hiç siftah almadan kapatıp evinize gidiyorsunuz çok esnaf arkadaşımız
intihar durumuna gelmiştir.soruyorum peki Alevilere karşı bu katliamı neden
yaptınız neden destek oldunuz .oradaki halk ellerini havaya kaldırıp kim
yaptıysa Allah onların cezasını versin diyor.benim yanımda bir arkadaşım vardı
ve bizleri yalnız orada bıraktılar anladığım kadarıyla Maraş halkı çok
pişmandı.en çok maraş esnafına şaşırıyorum ordaki esnaf bizim halkımız
sayesinde para kazanıyordu.olayların ardından alevi halkı maraş merkezden alışveriş
yapmıyolardı.
MARAŞTAKİ ALEVİ HALKI MARAŞ MERKEZLE İLİŞKİSİNİ
KESTİ
pazarcık ve
türkoğlu alevi halkı alışverişleri için gaziantepe elbistan,göksun ve afşin
halkı malatyaya veya kayseriye gidiyorlardı. bir atasözü vardır koyun can
derdinde kasap et. maraşın esnafıda alevi halkın alışverişe gelmemesi sonucu
iflasın eşiğine gelmiş borca girmiş icralık olmuştur.onlarda yaptıklarından
dolayı çok pişmanlardı.esnafa sorduğumda o olaylarda o kadar alevi insan
katledildi sizler nasıl gözyumdunuz diye aldığım cevap olaylardan ve
yaptığımızdan çok pişmanız nefret ediyoruz oldu.peki böyle bir olay birdaha
yaşanırsa ne yaparsınız esnaf halkının verdiği cevap:birdaha böyle bir olay
yaşanırsa olayları başlatanları ortalığı karıştıranları bulursak dedelerimiz ve
babalarımız nasıl o savaş zamanı maraşa ingilizler ve fransızlar girdiğinde
önlerine katıp nasıl maraş bölgesinden çıkarmışlarsa bizlerde bu olayları
çıkaranları önümüze alıp maraştan sürgün ederiz.peki iyi hoş amaçlarınız bu
1978 de olan olaylar sırasında sizler neredeydiniz sizlerin hepsini bağladılar
mı öldünüz mü .oğlum biz böyle olacağnı bilmiyoduk ki. birkere ok yaydan
çıkmıştı artık millet sokaklardan sel gibi akıyordu. o halk kimdir ölen kim
öldüren kim . ben bikaç soru daha soracakken benim yanımdan kalkıp gitmeye
başladılar.
DIŞARDAN GELMİŞLER
peki bu gelenleri
sizler misafir ediyomuşsunuz doğru mu.bunları buraya getirene sorun. peki
kimler bu militanları faşistleri getirenler sizler çok iyi bilirsiniz. biraz
sıkıştırayım dedim.beyfendi bizler bilemeyiz. bende sizler adınız gibi
biliyorsunuz da hesabınıza gelmiyor dedim. yanlız çok yaşlı bir amca yavaş
yavaş dudaklarını oynatıyor amca sen ne diyorsun dedim oğlum ben sana ne
diyeyim sana söyliyeceğim şu kelime nedir amcacığım dedim oğlum bak kendi fikrimi
söylüyorum başta eco hükümeti ve buranın vali ve emniyet müdürü bizim belediye
başkanı devlet hastanesinin baştabibi ve müftüye sorun bunların eli var maraş
halkının katilleri bunlardır.ordan bikaç esnaf vatandaş amcaya bağırdılar yahu
sen delimisin bizim müftüyü neden bu olaylara karıştırıyosun diye bu ihtiyar
amcaya kızıyorlar.
MARAŞ OLAYLARININ RESMİ RAKAMLARA GÖRE SON DURUMU
yapılan tespitlerde
resmi rakamlara göre ölü sayısı 113 ve yaralı sayısı budur diyorlar.hayır hiç inanmayın 552 ev ve 290 yanan
iş yerleri vardı.bizzat ben bu maraş olaylarını a dan z ye kadar içinde
yaşadım.bazı arkadaşlarımız televizyon kanallarından konuşmacı olarak
katılıyorlar yapanlar olayları hiç yaşamamışlar yada ondan bundan duyduklarını
söylüyorlar. bazı kelimeleri yanlış anlıyorlar gerçek olayların içinde
yaşayanlar konuştuğu zaman eksik birşey anlatmıyorlar . eğer bu arkadaşalrımız
birşeyler öğrenmek istiyorlarsa benim gibi o olayları yaşayan insanlarımız var
gelsinler görüşüp en doğru bilgileri alsınlar.o arkadaşlarımız ozaman daha çok
bilgi sahibi olacaktır.
RESMİ ARAÇLARLA TARLALARDAN YARALI CESET TOPLAMA
resmi araçlar ve
asker olmak üzere bizler yaralı ve ölüleri topladık hemde sayısız. ve baktimki
bir ceset üstüne geldim bir kadın cesedi eğildim baktımki kucağındaki bebeği
hala meme emiyor. kadıncağız çamurun içinde boğuşmaktan insanlıktan çıkmış bir
haldeydi.baktım kadın ölmemiş yaşıyor yanı başında bir çocuk cesedi vardı.diğer
yanında bir genç ağlıyor bu benim annem ve kardeşimdi hemen o kadını ben
sırtıma aldım o gençle ve bebeği alıp bizim müdürlüğün aracına bindirip asker
gözetiminde hastaneye götürdüler.bizzat benim gördüğüm 23 ceset toplandı
orda.kim diyor maraş olaylarında 3 ölü ve 150 yaralı var diye.ben ve bi kaç
arkadaşımla ölen veya kaybolan arkadaşlaırmız soruşturduğumuzda aldığımız bilgi
hepsinin cesetleri oldu.
HAYVAN KESİM YERİ
maraş çıkışından
adanaya giden yol güzergahında orda bir soğuk hava deposu varmış bizler o
adrese doğru gittik.gittiğimizde malesef soğuk hava deposu yerine hayvan kesim
yeri ile karşılaştık.askerlerden müsade isteyip bizler bu cesetlerin içinde
arkadaşlarımızla biri var mı yok mu diye içeriye baktık.bizlere maske verildi
takıp içeriye girecektik.nasıl gireyim ben ilk önce kadın bölümüne girdim.bir
ayağım kapının dışında bir ayağım içerde kaldım birde ne bakayım cesetler
üstüste atılmış ve hepsi çıplak.ben kapının önünde şok olmuş bi vaziyette
kaldım yahu bunların elbiseleri nerde.çoğu ceset yanmış insanlıktan çıkmış
bir-iki yaşındaki çocukları görüp dahad çok şok geçirmeye başladım.bu cesetleri
buraya getirenler hiç allahından korkmamış belli.o cesetleri oraya getiren
görevlilere söylüyorum insan o cesetlerin üstüne bişey örtmez mi.ben orda düşüp
kalmıştım arkadaşlarım beni kaldırp evime getirmişlerdi.ben odadaki cesetleri
saymadım ama tahminin 70 ten fazla ölü vardı.hayvan kesim yeri büyük bir yerdi
ben odaları saymadım eğer 5-6 oda varsa tahmini her odada 70 kişi varsa
toplamda 350 ölü bulunmaktaydı.
YILLARIN GAZETESİNİN YANLIŞ HABER VERMESİ
v Y.S.E. bölge müdürlüğünün sağcı saldırganlarca
işgal edilmiştir.ve sağcılara orada silah dağıtıldığı söyleniyor o silahlarla
yürükselim,yeni mahalle ve sakarya mahallesine gidip orda bulunan alevileri
öldürmek için oraya gideceklerini cumhuriyet gazetesi haberlerinde
yazılmıştır.bu yazışmalar tamamen doğru değildir.ben şahsım olararak Y.S.E.
müdürlüğünde görevliydim ve çalışıyordum ve bizzat benim evim karamaraş
mahallesindeydi.faşistler yukaradaki mahallelerden alevi halkın evlerine
saldırıp evlerini yakıp yıkıp çoluk çocuk demeden silahlarla balta ve satırlarla öldürüp faşistlerin
ellerinden kaçan alevi insanlar karamaraş mahallesine sığınıp bilhasa ben olmak
üzere arkadaşlarımızla yukarı mahallelerden çok yaralıları alıp karamaraş
mahallemize getirdik.bizler tekrar bir üstümüzdeki mahallere getirmek için
çıktığımızda büyük bir faşist toplumu çıktı karşımıza.alevi olan evleri yakıp
yıkıp karamaraş mahallemize doğru tekbir alevilere koministlere ölüm diye
bağırıp geliyorlardı.bizler birkaç arkadaşımızı karamaraş mahallemize gönderip
oradaki halkı Y.S.E. müdürlüğüne sığınmalrını söyedik.Y.S.E.müdürlüğü ile
karamaraş mahallesi arsında boş bi arazi vardı.oraya eski hava alanı
diyorlardı.güvence bakımından orada askeri bir uçak savar tankı duruyor
başlarındada bir başçavuş ve 10 na yakın asker vardı.askerler hiç durmadan
havaya ateş ediyorlardı faşist toplumu o tankın sesini duyunca diyolarmışki
kara maraş mahallesindeki alevilerin ellerinde büyük makineler var diye
faşistler kara maraş mahallesine geç girebildiler.Y.S.E. müdürlüğünü hiçbir
sağcı yanaşmadı ve yaklaşmadı. bizzat ben olmak üzere o gece bütün alevi halkı
sabahlara kadar oraları koruma altına aldık. o halkın içinde bazı sünni sol
görüşlü insanlarda vardı. ikinci gece müdürlüğümüzün araçlarını ayarlayıp o
sünni solcu ve alevi halkımızla beraber araçlara bindirip en yakın çiğili
köyüne yerleştridik 1000 den fazla halk vardı.biz alevi halkı olarak Y.S.E.
müdürlüğünü canımızı kellemizi ortaya koyarak ben ve genç arkadaşlarım hem
oraya sığınan halkımızı ve Y.S.E. müdürlüğümüzü faşistlerden kurtardık.köyden
sonra yaralıları ordaki, en yakın hastahaneye götürmüşler.bizzat bende kendi
çocuklarımı çiğli köyünde bıraktım ve tekrar arkadaşlarımla beraber maraşa
döndük.Y.S.E. müdürlüğünde kaldık faşistlerin ilk hedefi burayı basıp yıkmak .
gayeleri YES müdürünün alevi olması .müdürün çoğu personeli ve yakınları alevi
ve sol görüşlü olduğu için faşistler tahrip etmek istiyorlardı.
25 ARALIK 1978 GÜNÜ HAYAT NORMALE DÖNDÜ
olaylar durdu
maraşta hayat normale döndü. herkes görevine çekildi sağsalim müdürlüğümüzü
kurtardık ve personel sevinip görevlerine başladılar.YES müdürümüz feyzi onaç
ve milli eğitim müdürü çocuklarıyla beraber bıraktığımız çokyaşar köyünden
henüz dönmemişlerdi.müdürün yardımcısı olan makina mühendisi muhammer orta nın
şöförü beni çağırdı.odasına girip buyrun müdürüm dedim. müdürün aslı
konyalıydı.buyrun oturun dedi.bak alicim aldığımız habere göre siz olmasaydınız
şimdi bu müdürlüğümüzün yerinde yeller eserdi dedi. sizlere ve karamaraş
halkına ve YES müdürlüğüne sahip çıkıp canınızı buraya ortaya koyarak buraya
sığınan binlerce alevi halkını kurtardığınız için size teşşekür ederim. bazı
faşist gerici maraş yerlisi personel vardı . o faşistler müdür vekilinin yanına
gidip bu ali karahanı burdan birkaç günlüğüne uzaklaştırın demişler.müdür
vekili alicim sizler çok yoruldunuz size birkaç gün izin vereceğim dinlenin
dedi.sizler bu izini nereden çıkardınız gerekçelerini banada söyleyin
dedim.alicim aramızda kalsın dedi tamam dedim.burda bazı kişiler sizlerden
çekiniyorlar ve müdür vekili ricada bulundu bende tamam dedim çıktım ve benim
odamdaki özel eşyalarım ve battaniye vardı onları alıp servis aracına binince
hepsi gizli gizli pencereden bakıyorlardı ve battaniyenin içinde sarılı büyük
bir silah var diyorlarmış.
ASIRLARDAN BELLİ
alevi halkı
yıllarca dışlanmaya maruz kalmıştır. işte dersim olayları ve katliamları
malatya çorum sivas ve 1978 yılında en büyük katliam maraşta yapılmıştır .
sadece alevi halkına değil türkiyede kürt katliamlarıda yapılmıştır .işte AKP
hükümeti en yakın örneği doğu ilimiz şırnak uluderede kürt katliamı
yapılmıştır. 34 silahsız zavallı yoksul köylümüz savaş uçaklarıyla bomba
yağdırıp hepsini öldürmüştür.büyük bir katliam yarattılar.kimler yaptı emir
verenler kimdi ses seda yok.türkiyede alevi ve kürt halkının üzerinden çok
tehlikeli senaryolar yazılıyor.
O DÖNEMİN AKTÖRLERİ
o dönemin Ü.G.D.
maraş şubesinden halkı kışkırtmak tahrik etmek ve isyanı sağlamak solcular
yamış süsü verilmek kaydıyla olayları nasıl çıkaracaklarını gece ve gündüz
düşünüyorlardı.biraraya gelip kendilerine bazı gizli güçler bulmuş hertürlü
yardımımı buna silahlanmada dahil onlardan alıyorlardı.diğer vilayetlerden
gelen militanları bu ismi yazılı olanların emrine verilmiştir.kimi
millipiyangoculuk yapıyor belediyenin resmi zabıta kıyafetini giyip
geziyorlardı.o militanlar alevi evlerini tespit edip kapılarına çarpı işareti
koymuşlardı.bazılarına kırmızı bazılarına yeşil boyayla yazı yazmışlardı.ben
bilhasa kendim karamaraş mahallesinde çok görüyordum.bu şahıslar aldığım
bilgiye göre belli bi maaş karşılığında bu işi yapıyorlardı.maraşın 1978
döneminin belediye başkanına soruyorlardı bu sahte zabıtalar kimdir.başkan
benim bilgim yoktur diyordu.madem bilgin yok bu militanların üstünde maraş
armalı zabıta kıyafetleri ne geziyor.evim karamaraş mahallesindeydi akşam
üzeriydi kendi sokağıma girince bizim mahalleli insanları grup grup
toplanmışlardı.komşularıma hayrola dedim ordan bi amca ali oğlum ne hayrolsun
belediyenin görevlileri gelip kapılarımıza kırmızı çarpı işareti koymuşlar.ben
hanımıma sordum bu işaretleri koyanı gördün mü diye hanımım belediye zabıtaları
dedi.hanımıma sormuşlar bu evde kaç kişi kalıyor diye hanımım sormuş neden bu
işaretleri koyuyorsunuz diye bizler belediye görevlisiyiz nufüs sayımı için koyuyoruz
demiş.hanımım tekrar sormuş daha 4 ay önce nufus sayımı yapıldı diye hanımıma
dönüp sen sorgu memurumusun deyip çekip gidiyorlar.biz mahalli olarak birkaç
arkadaşımla karamaraş mahallemizden maraş merkeze doğru gittik.sünni evlerin
kapılarında yeşil boyayla çarpı işareti olduğunu gördük.bazı bildiğim solcu
sünni evlerin kapılarınada mavi boyayla çarpı işareti koymuşlar .peki soruyorum
o dönemin belediye başkanına bu insanları tanımıyorum diyosun bu militanlar en
az 5-6 aydan fazla bu çalışmayı yapmışlar bu resmi elbiseleri vermediysen senin
asıl zabıta memurların bunlarla hiç karşılaşmadı mı .karşılaştıysa niçin
sormadı sorduysa neden gereken güvenlik güçlerine haber verilmedi bu demek
oluyoki herkesin emniyetin polisin hepsinin bilgisi varmış.acaba bu belediye
başkanı hiç sorgulatılmadımı sorguladılarsa hangi bilgiler alındı .işte maraş
işte olayların iç yüzü.
CENAZE TÖRENİ VE ÇETİN DİKER
maraş devlet hastanesinin o denemim baş hekimi
çetin dikerdi yürükselim mahallesinde faşistler tarafından devrimci ve solcu
olan iki öğretmeni vurup şehit etmişlerdi. vurulan öğretmenlerin mustafa
yüzbaşıoğlu ve hacı çolaktı.cenazeleri almak için binlerce alevi devrimci solcu
sünni halk devlet hastanesinin önünde toplanmıştık.gelgelelim cenazeleri saat 9
da döbder başkanına yönetimine ve başkan cuma sağınak a teslim edilecekti.baş
hekim olan çetin diker tarafından cenazeler verilmedi.cenazelerin ulu cami de
cenaze namazları kılındıktan sonra yerlerine gönderilecekti
ULU CAMİ
maraşın merkeze
yakın köylüleri maraş merkeze gelip cuma namazını burada belli camilerde
namazlarını kılıp giderlerdi.yanlız bu olayların baş aktörleri bazı kişilerle
toplantı yaparlardı olayları nasıl çıkarsak diye.bütün faşist ve gericiler
belli yerlerde toplanıp halkı nasıl galyana getireceklerini konuşurlardı.o
sırada saat akşama doğru cenazeleri tek tek morgdan çıkarıp halkımızla 7-8
koldan yürüyüşe çıkmaya hazırlanıyorduk.yürüyüşün en önünde döbder derneği
yürüyor bende komite görevlisiyim iki cenazemiz ben ve bikaç arkadaşım en önden
yürüyoruz .o sırada bi haber aldık faşist ve gericiler ulu cami çevresini yol
güzergahını tamamen kapatmış ve kale çevresinin her tarafında tedbir
almışlardı.yanlız jandarma ve polis bize engel oluyorlardı.asker ve polis
sesleniyor arkadaşlar ileriye fazla gitmeyin olaylar çıkabilir diyorlardı.benim
yanıma bir amir gelip arkadaşlar aşağı grup hepsi silahlı tedbirlerini almışlar
dedi.sizlerin üzerinde tedbir olarak silahlarınız varmı dedi .benim cevabım
sayın amir bey bizler savaşa veya olay çıkartmaya gitmiyoruz.bizler iki şehit
öğretmenimizin cenazesini ulu camiye götürüp cenaze namazını kıldıktan sonra
şehitlerimizi yerlerine göndermeye gidiyoruz ve gelen halk evlerine ve
yerlerine dağılacaklar.polis amirine böyle cevap verdim.amir tekrar yanıma
yanaşıp hiç olmassa arkadaşlarına söyle şu inşaattan birer parça kalas ve tahta
alsınlar dedi bizler kabul etmedik polis amiri siz bilirsiniz dedi.polis amiri
haklı çıktı kale hizasına vardığımızda sağdan soldan bazı binalardan taş ve cam
parçaları üzerimize yağmaya başladı.bizler cenazelerle ön safhada
yürüyorduk.maraş kalesinden üzerimize yağmur gibi mermi sıkıyorlardı zaten
karanlık çökmüştü ne yapacağımızı şaşırdık.arkadaşlarla cenazeleri yere indirip
sağa sola sığınmaya çalıştık binaların duvar diplerine girip korunmaya çalıştık
.o sırada askerler geldi kaleden bize sıkanlara karşılık verdiler. bazı
askerlerde şehit cenazelerini askeri araçlara koymaya çalışıyorlardı.o anda
bütün elektirikler söndü bilerek kesmişler karanlıkta çatışmalar devam
etti.karanlık olduğu için hangisi solcu hangisi sağcı belli olmuyordu.bizim
grup sağa sola dağılmıştı. ben ve bikaç arkadaşım kanlı geçit köprüsünün alt
tarafında kalmıştık.aynı yerden silahla sıkmaya başladılar o gece iki
arkadaşımız vurdular o gece üç ülkücü vurulmuştu ve karanlıkta bağırıyorlardı
tekbir allahuekber koministlere ölüm diye...
ÖLÜMDEN KURTULMA
karanlıkta
arkadaşlarımda kaybolmuştu orada yanlız kalmıştım.karşıdan bir araç geldi
ışılar tam üzerime geldi o anda biri kolumu tuttu ulan malatyalı sen burada ne
arıyorsun dönüp baktımki benim çalışma yerimdeki iş arkadaşım ben maraşın çoğu
yerini bilmiyorum . gel ali benim koluma girdi al bu sigarayı ağzına al
bıyıklarının üzerini elinle kapat dedi gel seni köprüden geçireyim yanlız
köprünün giriş çıkşları sağcılar tarafından tutulmuş.kimlik kontrolü yapıyolar
sen kimsin burda ne arıyosun diye soruyolar.öğrendiğime göre oraya kanlı geçit
diyolarmış. beni köprüden geçiren 1975 yıllarındaki iş arkadaşım yaşlı ve
maraşın yerlisi sünni bi abimdi.ben yaşamımı bu arkadaşıma borçluyum.eğer baş
hekim çetin diker cenazeleri zamanında verseydi bu yürüyüşümüz başka değişik
yerlere gidebilirdi faşistlere karşı tedbir alabilirdik. çetin diker hiç bir
soruşturma aldımı oldumu ve kendine kar kaldımı okuyucularımın taktirine
kalmıştır onayı sizler vereceksiniz.ben kendi fikrimi söyleyip yazıyorum o
dönemin başhekimi çetin diker bu iki öğretmenin cenazelerini zamanında verseydi
bu olaylar yaşanmicaktı.
O DÖNEMİN EMNİYET MÜDÜRÜ
o dönemin emniyet
müdürüne soruyorum bu müdürün maraşta ne olacağından haberi vardı.madem kendini
temize çıkarıyosun 1978 de kahraman maraşta çeşitli insanlar sokak sokak
gezerken hiç sordunuz mu sizler kimsiniz burada ne geziyorsunuz diye sorguya
aldınız mı aldıysanız ispatlayın.devlet hastanesi başhekimi çrtin dikerle
maraşı kana buladınız .6aylık bebekten 95 yaşındaki insanı çoluk çocuk demeden
hepsini öldürttünüz sizler öbür dünyada nasıl hesap vereceksiniz.sizlerin
beslediği faşist militanlar bazı mahallelerdeki azınlık olan alevi halkımızın
çoluk çocuk demeden yaktınız yıktınız satırlalrla doğrayıp öldürdünüz.ben
şahsım olarak bu canezeleri görüp şahit oldum.kimin kolu yok kiminin bacağı yok
kafaları olmayan cesetler gördüm.bazıları yanmış iskelet haline gelmiş ve 1-2
yaşında öldürülmüş çocuklar gördüm.cesetlerin bulunduğu yerin bazı
yetkililerinden öğrenip gittiğimiz soğuk hava deposu değil hayvan kesim yeri
olduğunu gördük.orada tanıdığımız insanların cesetlerini almak için gitmiştik.
çok kötü bi manzarayla karşılaştık.ilk yazdığım kitapçıkta maraş olayları ile ilgili
herşeyi açık açık yazdım burda olan biten herşeyi yazmayı gerek
duymadım.kitapçığımın devamında maraş olaylarının devamını çıkarıyorum .maraş
olayları sorumlusu kimlerdir ölenler öldürülenler kimlerdir kim bu faşist
militanlara bu emri verdi bu olayların perde arkasındaki karanlık güçler kim
derin devler dedikleri güçler kim tam 35 yıldır anlamadım.
MARAŞTA SIKIYÖNETİM
olayların ardından
maraşta askeri bir sıkıyönetim kuruldu.bu sıkı yönetim askeri okulları işgal
edip gerçek olayları yaratanları değilde zavallı suçsuz insanları onun bunun
sözüyle gece yataklarından alıp zorla sıkıyönetime getiriyorlardı.bu derin
devlet dedikleri kişiler askerler sağcıları toplayıp getiriyolarmış onlar yok
olmaz dediler dengeyi sağlamak için birazda alevi ve solcuları toplayın.valiye
emniyet müdürlerine emir verilmiş.polis ellerine yazılı listeyi almış maraşta
kimler göze çarpmış başta YSE müdürü feyzi onaç ve çevresindeki elemanları
alevi ve sol görüşlü olduğu için toplayın demişler.bu dediğim emirleri derin
devlet vermiştir.iki gün önce YSE müdürü feyzi onaç gece evinden polisler
tarafından alınıp askeri sıkı yönetime götürüldü.aradan iki gün geçmeden
polisler bizleride biz dediğim müdürün en yakın elemanlarıydık.polisler
müdürlükten gelip tek tek isimlerimizi okuyup askeri yönetimden
çağırılıyorsunuz ifadeleriniz alınacaktır dedi.birinci yazmış olduğum
kitapçıkta bizi niçin götürdüklerini yazdım.biz YSE den polis tarafından alınan
iki arkadaştık .ben ali karahan askeri savcının bana yapmış olduğu işkenceler
ve hakaretlerin üzerinden tam 35 sene geçti.yüzbaşı savcısı eyüp menteşe bizleri hiç bir delil olmadan
idamla yargıladı. nezaman maraş olaylarını o katliamı unutursam ben ozaman o
yüzbaşı askeri savcı eyüp menteşeyide unuturum
OLAYLARDAN SONRA SEÇİLEN MİLLETVEKİLİ KİMDİR
araştırdığım ve
aldığım bilgiler doğrultusunda ökkeş kenger 1978 yıllarında 21 yaşında
beceriksiz sünepe bir çocuktu.o dönemin ülkü ocaklarının ve faşistlerin
kuklasıydı.baba tarafından biraz zengin olduğu için ülkücüler yeri geldiğinde
kullanıp faydalanıyorlardı.ökkeş kenger sağcıların içinde isim yapmış bir
militandı.maraş olaylarının dışında çok yerde katliam yaptırmıştır.bir insan
suçluysa kendini haklı çıkarmak için oraya buraya saldırır . ben şahsım olarak
onun ismini ağzıma almak ve kalemimle onun adını yazmaktan nefret ediyorum onun
için hakkında kısa yazıyorum.maraş olaylarında ülkü ocaklarında nam yapmış bir
kahraman olarak görüyorlardı.siyasete girip kenger soyadını değişip şemdili
yapmıştır ve maraş halkı bu insanı milletvekili olarak seçmiştir.
O DÖNEMİM İÇ İŞLERİ BAKANI İRFAN ÖZAYDINLI
o dönemin ecevit
hükümetinin iç işleri bakanıydı sana sesleniyorum ey irfan özaydınlı maraşa
geldiğinizde maraşta ne söylediniz bunu açıklayın.o dönemin iç işleri bakanı
bazı karanlık güçlerle maraşta toplantı
yapmış maraş olaylarıyla ilgili bir rapor hazırlanıyor.1978 de o dönemin
başbakanı sayın bülent ecevite sunuyor o rapordan edindiğim bilgiye göre maraş
olaylarını sanki aleviler çıkarmış gibi sayın bülent ecevite sunmuştur. bu
rapor üzerine alevi ve ileri görüşlülerden çok tepki almıştır.bir çıkmaza
girmişti ve hemen yazılı istifasını bülent ecevşte sunmuştu.
MARAŞ OLAYLARINDAKİ SANIKLARIN DAVANIN SONUCU VE
YARGILAMALAR
sıkıyönetim askeri
komutanlığı 1 nolu askeri mahkemesinin
gerçek kararı şöyledir:tpolam 804 kişi hakkında dava açılır 29 u ölüm cezasına
7 si müebbet 7 si 15-24 yıl arası hapis 26sı ise 1-5 yıl arasında hapis cezası
almıştır.379 kişi davadan beraat ederken 68 kişinin firarda olduğu tesbit
edilmiştir.sonradan mahkemein kararı yargıtayca bozulmuştur.zaten idam cezaları
uygulanmadı kanlı maraşın dosyası sessizce kapatılmış oldu ne olduysa maraş
mağdurlarına oldu .maraşta askeri sıkı yönetim gözaltı ve tutuklamalar ne
olduysa alevi halkında başladı.YSE müdürlüğü oldu ilkönce.YSE müdürü feyzi
onacı göz altına aldılar.iki gün sonra müdürün en yakın elemanlarıda göz altına
alındı.bu nasıl bir adalettir.bilhasa o dönemin askeri sıkı yönetimi
kurulmuştur.polis YSE müdürlüğüne gelince ben ve iki arkadaşımla ifadelerimize
başvurulmak çağrısıyla askeri sıkı yönetim mahkemesine gittik.suçsuz gittik
suçlu çıktık.bu dediğimiz derin devlet denilen kapalı kapıların arkasından
gizli planlarını yapıyorlar.maraş olaylarında dengeyi sağlamak için işte bizler
hep sağdan aldık birazda soldan ve belli alevileri alalım senaryolarına
başladılar.göze çarpanları tek tek toplayıp askeri sıkı yönetime
getirdiler.önce YSE müdürü feyzi onacı ve yakınındakileri toplayıp
götürdüler.bilhassa bizler günlerce sıkı yönetimde kaldık ve nice işkenceler
gördük.bir sağcı ve faşist askeri savcısı eyüp menteşe olan kişi gözlerimiz
bağlı olarak günlerce işkence yapıp idamla yargıladı . hiç suçumuz olmadığı
halde göz altına alıp tutuklayıp nice yer altındaki mühimmat depolarının içinde
günlerce su ve tuvalet yokken aç ve susuz bırakılarak yetmemiş gibi bizleri
alıp adanadaki kapalı spor salonuna mahkemelr kurup sorgulayıp kimileri tutuklu
kimileri de tutuksuz yargılanarak hergün en yakındaki karakola imza verme
zorunluğu verilmiştir.o dönemin işgencelerini görenlerin kimi sakat kaldı
kimileride yaşamını yitirdi.bilmediğimiz ve anlamadığımız derin devlet
dediklerine yaşadıklarımız kar kaldı.
O DÖNEMİN İÇ İŞLERİ BAKANI HASAN FEHMİ GÜNEŞ
istifa eden irfan
özaydınlının yerine hasan fehmi güneş iç işleri bakanı olmuştur.bir iç işleri
bakanı olarak maraş katliamıyla ilgili hiç bir araştırma yapmadı.bakan maraştan
ayrıldıktan sonra sıkı yönetim sağı bırakıp sol ve alevi kesimden insanları
gece gündüz demeden toplamaya başladılar.ben şahsım olarak sayın hasan fehmi
güneşe soruyorum sizler dahil olmak üzere sizler hükümettiniz ben maraş YSE
müdürlüğünde görevliydim.o maraş olaylarından sonra YSE müdürü feyzi onacı ve
milli eğitim müdürünü çocuklarıyla beraber evlerinden alıp en yakın alevi köyü
olan çokyaşar köyüne bırakıp geri döndük.müdürlüğümüzün nizamiye kulübesinde
bekliyorduk.dışardan gelen telefonlara cevap ve bilgi veriyordum.ankaradan o
zamanın bakanlarından ve CHP vekillerinden gelen telefonlara cevap ve bilgi
veriyordum.bana soruyorlar maraşın durumu nasıl diye duyduğumuza göre YSE müdürü
ve oraya sığınan halka saldırı ve katliam yapılmış diyorlardı öyle bişeyler
olmadı.peki sizlere soruyorum sizler hükümet ve devletiniz maraşta 5-6 gün bir
savaş vardı.kıbrıs savaşı bukadar sürmedi.sizler ne yaptınız neden müdahale
etmediniz.
ALİ DOĞAN KİMDİR
O dönemin maraşlı
CHP milletvekili olan sayın hüseyin doğana sesleniyorum sizler aleviler olarak
eleştiriyorum maraş olayları sırasında hemen ankaradan geldinizmigelip ne
yaptınız.şimdi çıkıp avrupalarda konuşmacı olarak bu halka neler anlatıyorsunuz.bu
insanlara karşı azda olsa suçluluk duygusu hissetmiyormusunuz.eğer buluyorsanız
teşşekkür ederim.benim adresim ve telefonum var bir araya gelmemizi dilerim.
maraş olaylarından dolayı toplantılarda sayın ali doğanla görüşüyoruz .ali doğanda bir maraş mağduru .çocukları ve ailesiyle beraber ölümlerden kurtulmuşlardı evlerinden esir kalmışlardı
EN ÇOK MAĞDUR KİMDİR ?
En çok
mağdur olanlar metin ve uzun aileleridir.maraş olaylarında en çok kayıp ve
yaralı veren bu iki ailelerdir.evet çok insanımız bilhasa yeni mahalleden ve
bağlarbaşı mahallesinden Yörükselim mahallesinden kayıplarımız acılarımız
olmuştur.süleyman metin ilköğretim müfettişi.bir müfettiş halkına ve milletine
ne zarar verebilir.bir öğretmen sadece okutur öğretir bilgilendirir okutur.iyiliklere
kucak açar kötülüklerden kaçar.böyle bir
insanı nasıl kıyarda öldürürsünüz.bilhasa ben şahidim YSE müdürü feyzi onac ve
milli eğitim müdürü kasım koç telefon edip Süleyman bey bizler en yakın bir
alevi köyüne gidiyoruz sizde gelin.hayır gelmem ve hiçbir şey olmaz ben
evimdeyim diye cevap verdi.telefon edilen yerse feyzi onacın eviydi.iki müdürü
çocuklarıyla resmi arabayla en yakın alevi köyü olan çokyaşara
bıraktık.süleyman metin büyük bir kahramandır .allahtan rahmet ailesine
sabırlar dilerim.
YETKİLİ ASKER
Maraş
olaylarından sonra ve olaylar durduktan sonra sıkıyönetim başlamıştı.bir bölüm
askerler YSE müdürlüğünde kalıyorlardı yetkili bazı olaylardan dolayı konuları
anlatıyordu.bu maraşta dedikleri kadar cahil ve yobaz insan yoktur bazı olaylarda
adamları yakalıyoruz sen bu gece yarısı ne arıyosun dediğimizde insanlar hiç
Allah korkusu yokmuş gibi ne söylüyorlar .bak alicim bilhasa ben bu kelimeyi
söyleyince vücudum diken diken oluyor.bizler Alevilerin canını malını alırsak
vaciptir..peki asker bu günahsız çocukları öldürdünüz sizlerin hiç mi Allah
korkusu yok komutan bey .bir alevi bir kominist öldürürsen hiç haca gitmemişsen
hacca gitmiş gibi sayılırsın.peki o askerin yetkilisine şöyle sordum sizler
bunların l-karşısında ne cevap verdiniz öyle diyen insana devlet gerekeni yaptı
ve sorguya aldılar.
İSMET ÇALIŞIR KİMDİR
Yörük selim
mahallesinde iki öğretmen şehit edilmişti.eren kahvehanesinde dedenin
vurulması.bu ismet çalışır sinemaya bombayı attığını idda eden
kişi.açıklaması:bombayı biz attık fazla tesirli bi bomba değildi sis bombasıydı
gayemiz kimseyi öldürmek değil sadece panik ortamı yaratmak.ve dediği oldu işte
bizler bağırıyoruz bu bombayı buraya atanlar solcu ve kominislerdir sinamalardan millet
birbirinin üstüne düşüp dışarıya kaçıyorlar kendisi televizyonda kendi
yaptıklşarını anlatıyordu ve Yörük selim mahhalesine gidip erenler
kahvehanesine bombayı atarak başlamıştı kahvehanedeki insanlar hemen yere
yatarak
Ve çok cesur
gijik dedemiz kapıya siper alarak kendini feda etmiştir.Belimde on dörtlü bir
silah vardı çekip o ihtiyara on iki
mermi sıktım biz hemen oradan ayrıldık bu konuşmalarını bir televizyon
kanalında hiçbir şeyler olmamış gibi konuşuyor zaten ben halkla halkın
durumundan cezamı çekip çıktım ben şahsım olarak bu tip insanlar ya kafasından yanık yada gerizekalı bilirim
Böyle tip
insanlar halkın içinden ve televizyon konuşmalarından böyle mahluplardan aşağı
olan bu insanların hiç yüzleri kızarmıyormu bunlardan peygamber utancı ve Allah
korkusu girmez bunların aklına girse girse şeytan girer
O DÖNEMİN VALİSİ
Elazığ ili o
dönemin valisi çıkıp televizyona basınlardan bağıra bağıra halka itap edip ben
bir vali olarak çok tedirgin oluyorum o zamanda bu olayların çıkaran kimdir ve
kimlerdir şahsıma bu şahsıma ayitir beni yıktırmaya çalışıyorlar ve başarılı
olamadılar aldığımız bilgiler doğrultusunda bazı güçler tarafından beş
vilayeten öyle bir bazıları görev vermişlerdi o şahıslar türkiyeden beli
yerlerden alevi sünlü ve kürt türk çatışmalarını yaratmak yani ben bir vatandaş
olarak düşünüp eğer bir devletin valisi konuyu çözmemişse bizim gibi garip
halkta ölüm sırasını ve gününü beklersin ben şahsım olarak sayın valimizide
sorgulamaya hakımız yoktur.
Not:
türkiyeden iki belediye başkanlarımıza patlamaya hazır bomba gönderilmiştir ilk
belediye başkanımız o dönemin Malatya belediye başkanımız HAMİD FENAOĞLUNA
bomba paketi gönderip o meçhul
kişiler tarafından bombanın
patlamasından neredeyse bir aile yok
olmuştur sayın mahrum HAMİD FENAOĞLU Türkiyeden Malatya çevresinden sevilen bir
şahıstı malatyayı karıştırmak için mahrum HAMİD FENAOĞLU seçmişlerdi bunu
yapanlar ve yaptıranlar emelerine kavuşmuşlardır zaten Malatya olaylarından
1975’ten sonra Maraş olaylrı başlamıştır
İkinci paket
İkinci paketini Kahramanmaraş’a pazarcık
ilçesine o dönemin belediye başkanı olan MEMİŞ ÖZDAL gönderiliyor belediye
başkanı ifadesinde diyor ki ben bu paketi bana gönderen arkadaşlarla akşam
beraberdik ve şube alıp teslim almıyor paketi getiren posta görevlisi bak sayın
başkanım çok güzel bir kutudur ve açmaya
başlıyor. Açar açmaz hemen patlıyor. Pazarcık belediye başkanı kıl payı ölümden
dönüyor. Bombanın patlamasıyla o görevliler ordan ölüyorlar.
Sayın valimiz dediği gibi ben şahsım
olarak bu olayları kim ve kimler tarafından neden niçin yapılıyor . Çok düşünüp
anlamaya çalıştım …’’ Malatya Belediye Başkanı Kürt ve sünnüydü, Pazarcık
Belediye Başkanı ise Kürt ve Aleviydi ben şahsım olarak bu işleri tezgahlayan
kişilerin Kürt, Türk, Alevi, Sünnü toplulukları karşı karşıya getirtip Anadolu
halklarını birbirine kırdırmak istemeleriydir…
Alman turist söyleyişi
Benim evim Doğanşehir malatya’da bulunuyor arazimin
içinde d.d.y geçiyor bir gün bahçemle
uğraşıyordum baktımki demir yolun içinde yaya olarak 5 veya 6kişi geliyorlar benim
izama gelince selamlaşıp durdular baktımki çoğu yabancı turist içlerindeki
yaşlı bey efendi vardı içlerinde
bir türk tercuman arkadaşa sordum bu turistler ne geziyorlar
burada tercuman dedi’ki bu yaşlı bey
efendi almandır bu devlet demir yolu yapılınca bu yaşlı adam o zaman teknik kontrolcüsü
olarak çalışıyormuş o zaman yaşı 18’miş şimdi 90 üzeri o zaman yapılan yol ve köprülerin görmeye
gelmiştir köprülerin şağla’mı, çürük’mü olup olmadığına merak edip yılar sonra
görmeye gelmiştir tercuman söyleyişi o döneminde Avrupalar türkiyeye çalışmaya
geliyorduk bizlere aylıklarımızı altın olarak verirlerdi o zamanları Türkiye
zengindi türkiyeye ne odu şimdilik türkiyeden almanyaya ve Avrupa ülkelerine
çalışmaya geliyorlar vay Türkiye vay Türkiye yoluna devam ettiler.